23 Haziran 2015 Salı
18 Haziran 2015 Perşembe
Yaşamınıza 10 Yıl Katabilecek Oyun!
Yaz sıcaklarına, kalbe, şekere, hatta kansere dahi destek bu videodaki "bilimsel veriler".
Videonun konu başlığı ile ne alakası var diyeceksiniz? Haklısınız.
Ben videoyu iki kez izledikten sonra anlayabildim. Siz şanslıysanız; ben on-onbeş satırda anlatabileceğim.
Haydi deneyelim:)
Video oyunları tasarımcısı JaneMcGonigal'in ttp://www.ted.com/talks/lang/tr/jane_mcgonigal_the_game_that_can_give_you_10_extra_years_of_life.html
linkinde izleyebileceğiniz sunumunun başlarında, antioyuncu BAM (BilinçAltıM) başladı söylenmeye;
- çoluk çocuk / karı koca herkesi esir almaya başlayan internet oyunlarını aklamaya çalışıyor...
Halbuki ne menem şey şu oyunlar, külliyen ziyan / hayat, zaman, zihin ziyanı...
Video boyunca bir çok bilimsel veri aktarıyor Jane. Verileri "bağlantılandırmak için" ciddi çaba harcadım ama sonunda anladım. Kıssadan hisseye gelmeden, o muhteşem verileri "mümkün olduğunca kısa" size de aktaracağım.
2 ayrı araştırma "sonuçları" birbirinin zıttı çıkıyor. (Aslında 1.araştırmanın endişelerini 2.araştırma çözüyor.)
1.ARAŞTIRMAYA GÖRE Ölmekte olan insanların 5 pişmanlığı:
1)Keşke bu kadar çok çalışmasaydım
2)Keşke arkadaşlarımla bağlarımı koparmasaydım
3)Keşke daha çok mutlu olma fırsatım olsaydı
4)Keşke kendimi daha cesurca ifade etseydim
5)Keşke beklenenleri değil hayallerimi yaşasaydım
2. ARAŞTIRMAYA GÖRE Travma sonrası kişilerde gelişen 5 durum:
1)Artık beni mutlu eden şeyleri yapmaktan korkmuyorum
2)Artık aileme ve dostlarıma daha yakınım
3)Artık kim olduğumu biliyor ve kendimi daha iyi anlıyorum
4)Artık hayatımın yeni bir amacı ve anlamı var
5)Artık hayallerime ve amaçlarıma daha iyi odaklanıyorum.
Yine Jane'in aktardığı araştırmalara göre travma sonrasındaki kişiler; eylemlerinin ardından
* Zihinsel / Duygusal / Fiziksel ve Sosyal DAYANIKLILIK kazanıyorlarmış.
Jane; internet / face oyunları ile bunların bağlantısını da şöyle kuruyor.
Travma sonrası "hayata tutunma" artıyorsa, herkesin travma geçirmesine gerek yok! İyi kurgulanmış sanal oyunlarla bu süreçleri deneyimleme ortamı zaten yaratılıyor. Oyunları gereksiz zaman kaybı sanmadan, oyunlardan korkmadan bu verimli yansımalarını fark edin ve muhakkak oyun oynayın, demeye getiriyor.

Ve yine bir araştırma sonucuna dikkat çekiyor. Çocuklarıyla birlikte günde 30 dakika sanal oyunlar oynayan ebeveynlerin, oynamayanlara göre çocuklarıyla daha sıkı ve güçlü bağları olduğu tespit edilmiş.
Vee tüm bunlar +10 yıl kazandırıyormuş bizlere....
Ben kendimde miyim? İnanamıyorum yazdıklarıma!
20 yıllık bilgisayar kullanıcısı olarak, solitaire'den öte oyunlar menüsüne tıklamayan ben, neler diyorum? Yalnız cidden içime su serpildi, ah n'olacak bu çocukların hali, internet oyunlarından başlarını kaldıramıyorlar, aptala dönecekler, şiddet eğilimi artacak, edilgenlikten kurtarmak lazım bunları, acil çocukları koruma örgütlerine projeler geliştirelim, sokaklara çıkalım, pankartlar açalım...ay ay ay çok bi fena bu gidişat.. derken...
Bakış açısı... anlamak için araştırmak... bilimsel verilere kulak asmak... NE GÜZEL KORKULARIMIZI sukünetlendiriyor.
(Şimdi ben bi yeğenlerimi arayayım, Farmville de neymiş b i bakayım, sıkılırsam? Aaa katlanayım azıcık canım, sonunda travmalar atlatıp mutluluğa tavan yaptıracağım:)))
(Hatice İnhanlı, TED'le 21 gün proje yazılarından)
Videonun konu başlığı ile ne alakası var diyeceksiniz? Haklısınız.
Ben videoyu iki kez izledikten sonra anlayabildim. Siz şanslıysanız; ben on-onbeş satırda anlatabileceğim.
Haydi deneyelim:)
Video oyunları tasarımcısı JaneMcGonigal'in ttp://www.ted.com/talks/lang/tr/jane_mcgonigal_the_game_that_can_give_you_10_extra_years_of_life.html
linkinde izleyebileceğiniz sunumunun başlarında, antioyuncu BAM (BilinçAltıM) başladı söylenmeye;
- çoluk çocuk / karı koca herkesi esir almaya başlayan internet oyunlarını aklamaya çalışıyor...
Halbuki ne menem şey şu oyunlar, külliyen ziyan / hayat, zaman, zihin ziyanı...
Video boyunca bir çok bilimsel veri aktarıyor Jane. Verileri "bağlantılandırmak için" ciddi çaba harcadım ama sonunda anladım. Kıssadan hisseye gelmeden, o muhteşem verileri "mümkün olduğunca kısa" size de aktaracağım.
2 ayrı araştırma "sonuçları" birbirinin zıttı çıkıyor. (Aslında 1.araştırmanın endişelerini 2.araştırma çözüyor.)
1.ARAŞTIRMAYA GÖRE Ölmekte olan insanların 5 pişmanlığı:
1)Keşke bu kadar çok çalışmasaydım
2)Keşke arkadaşlarımla bağlarımı koparmasaydım
3)Keşke daha çok mutlu olma fırsatım olsaydı
4)Keşke kendimi daha cesurca ifade etseydim
5)Keşke beklenenleri değil hayallerimi yaşasaydım
2. ARAŞTIRMAYA GÖRE Travma sonrası kişilerde gelişen 5 durum:
1)Artık beni mutlu eden şeyleri yapmaktan korkmuyorum
2)Artık aileme ve dostlarıma daha yakınım
3)Artık kim olduğumu biliyor ve kendimi daha iyi anlıyorum
4)Artık hayatımın yeni bir amacı ve anlamı var
5)Artık hayallerime ve amaçlarıma daha iyi odaklanıyorum.
Yine Jane'in aktardığı araştırmalara göre travma sonrasındaki kişiler; eylemlerinin ardından
* Zihinsel / Duygusal / Fiziksel ve Sosyal DAYANIKLILIK kazanıyorlarmış.
Jane; internet / face oyunları ile bunların bağlantısını da şöyle kuruyor.
Travma sonrası "hayata tutunma" artıyorsa, herkesin travma geçirmesine gerek yok! İyi kurgulanmış sanal oyunlarla bu süreçleri deneyimleme ortamı zaten yaratılıyor. Oyunları gereksiz zaman kaybı sanmadan, oyunlardan korkmadan bu verimli yansımalarını fark edin ve muhakkak oyun oynayın, demeye getiriyor.

Ve yine bir araştırma sonucuna dikkat çekiyor. Çocuklarıyla birlikte günde 30 dakika sanal oyunlar oynayan ebeveynlerin, oynamayanlara göre çocuklarıyla daha sıkı ve güçlü bağları olduğu tespit edilmiş.
Vee tüm bunlar +10 yıl kazandırıyormuş bizlere....
Ben kendimde miyim? İnanamıyorum yazdıklarıma!
20 yıllık bilgisayar kullanıcısı olarak, solitaire'den öte oyunlar menüsüne tıklamayan ben, neler diyorum? Yalnız cidden içime su serpildi, ah n'olacak bu çocukların hali, internet oyunlarından başlarını kaldıramıyorlar, aptala dönecekler, şiddet eğilimi artacak, edilgenlikten kurtarmak lazım bunları, acil çocukları koruma örgütlerine projeler geliştirelim, sokaklara çıkalım, pankartlar açalım...ay ay ay çok bi fena bu gidişat.. derken...
Bakış açısı... anlamak için araştırmak... bilimsel verilere kulak asmak... NE GÜZEL KORKULARIMIZI sukünetlendiriyor.
(Şimdi ben bi yeğenlerimi arayayım, Farmville de neymiş b i bakayım, sıkılırsam? Aaa katlanayım azıcık canım, sonunda travmalar atlatıp mutluluğa tavan yaptıracağım:)))
(Hatice İnhanlı, TED'le 21 gün proje yazılarından)
12 Haziran 2015 Cuma
HAMİLELİKTE KARŞILAŞILAN DİŞ ETİ HASTALIK VE TEDAVİLERİ
Dişeti
kanaması dişeti hastalığının ilk belirtisidir. Günlük bakım uygulamaları
dikkatli bir şekilde yapılmazsa diş plağı birikir. Plak yoğun olarak
bakterilerden oluştuğundan hastanın savunma sistemi buna karşı bir cevap
vermeye başlar. Bu cevaba bağlı meydana gelen doku değişiklikleri sonucunda
dişeti kanaması ortaya çıkar. Dişeti kanaması toplumda çok yaygın görüldüğü
için normal kabul edilse de hiçbir şekilde sağlık belirtisi değildir.
HAMİLELİKTE DİŞ ETLERİ
İlk üç aylık dönem: Bu dönem bebeğin çok hassas olduğu bir dönemdir. Gereksiz müdahaleler düşüğe sebep olabilir. Fakat ağrıya sebep olmuş veya müdahale edilmediği taktirde daha çok zarara neden olabilecek durumdaki dişlerin çekim, kanal tedavisi gibi acil olarak tedavi edilmesi gereken durumlarında, çekinmeden diş hekimine gidilmelidir. Diş hekimi, bebeğe zarar vermeyen ilaçlarla tedaviyi sağlayacaktır.
HAMİLELİKTE DİŞ ETLERİ
Son yıllarda
yapılan bazı çalışmalarda hamilelerde mevcut dişeti hastalığının düşük doğum
ağırlıklı bebeklere veya erken doğuma neden olduğuna dair bulgulara
rastlanmıştır. Bütün bu nedenlerden dolayı hamilelikte ağız bakımına çok dikkat
etmek, mümkün ise hamilelik öncesinde tüm diş ve dişeti hastalıklarını ortadan
kaldırmak, hamilelik sürecinde ise ortaya çıkan kanama ve benzeri bulgulara
karşı dikkatli olmak gerekiyor.
İlk üç aylık dönem: Bu dönem bebeğin çok hassas olduğu bir dönemdir. Gereksiz müdahaleler düşüğe sebep olabilir. Fakat ağrıya sebep olmuş veya müdahale edilmediği taktirde daha çok zarara neden olabilecek durumdaki dişlerin çekim, kanal tedavisi gibi acil olarak tedavi edilmesi gereken durumlarında, çekinmeden diş hekimine gidilmelidir. Diş hekimi, bebeğe zarar vermeyen ilaçlarla tedaviyi sağlayacaktır.
İkinci üç
aylık dönem: Bu dönem, hamilelik sonuna kadar ertelenmesi uygun olmayan diş
çekimi, dolgular, kanal tedavileri vb. pek çok tedavinin yapılması için en
uygun olan dönemdir.
Üçüncü üç
aylık dönem: Bu dönemde bebek anne karnında oldukça büyümüştür ve doğum
yaklaşmıştır. Aynen ilk üç aylık dönemde olduğu gibi, acil tedaviler dışında
diş hekimi müdahale etmeyecektir.
Hamilelik sırasında hormon seviyeleri dramatik olarak artmaktadır. Progesteron 100mg/ml seviyelerine yükselir ki bu menstürasyondaki en yüksek değerin 10 katıdır. Plasmadaki estradiol normal siklustaki değerinden 30 kat daha fazladır. Dişeti dokusunda seks hormonlarına ait reseptörler olduğu gösterilmiştir. Bu da dişetinin seks hormonları için hedef dokulardan biri olduğunu ortaya koymaktadır.
Hamilelik sırasında hormon seviyeleri dramatik olarak artmaktadır. Progesteron 100mg/ml seviyelerine yükselir ki bu menstürasyondaki en yüksek değerin 10 katıdır. Plasmadaki estradiol normal siklustaki değerinden 30 kat daha fazladır. Dişeti dokusunda seks hormonlarına ait reseptörler olduğu gösterilmiştir. Bu da dişetinin seks hormonları için hedef dokulardan biri olduğunu ortaya koymaktadır.
''Diş etinde
oluşan iltihap nedeniyle anne adaylarının kesesinin damarları tıkanabilir ve
çocuk beslenemez. Çocuk düşük ağırlıkta doğabilir ya da diş eti iltihabı
sonucunda yayılan iltihabi reaksiyonun molekülleri ve mikroorganizmalar, rahim
düz kaslarının kasılmasına ve doğumun erken başlamasına yol açabilir. Erken
doğumlarda ise rahim enfeksiyonlarının risk faktörü olduğu gösterilmiştir.
Damar yolu ile yayılan mikroorganizma ürünleri ve bunlara karşı verilen
iltihabi yanıt içeriği maddeler, damarların tıkanmasına yol açarak kalp, beyin
ve böbreklerin çalışmasını engelleyebilir. Bunun sonucunda kalp krizi veya felce
uygun zemin hazırlar. Son zamanlarda yapılan araştırmalar Alzheimer hastalığı
ile diş eti hastalığı arasında bir ilişkinin olabileceği yönünde bulgular
ortaya koydu. Kalp-damar problemleri, şeker hastalığı ve yüksek kolesterol
durumunu da içeren şişmanlıkla da ilişkisi hem ülkemizde hem de yurt dışında
yapılan pek çok klinik ve laboratuvar çalışmalarının sonuçlarına yansımıştır.
Diş eti hastalıkları, kalp ve damar problemlerine, şeker hastalığı ile erken
doğuma veya düşük yapmaya ve bunun yanında pek çok hastalığın oluşmasına neden
olmaktadır.
Periodontal Problemler (Dişeti
Problemleri) - Hamilelik İlişkisi
Hamilelik ve
dişeti enfeksiyonları arasındaki ilişki uzun yıllardır bilinmektedir. Son
yapılan araştırmalar, dişeti hastalıklarının hastanın sistemik durumunu
etkilediği gibi fetusun da sağlığını etkileyebildiğini ve düşük, erken doğum ve
düşük doğum ağırlıklı bebek riskini arttırdığını ortaya koymuştur. Hamilelik
gingivitisi (Dişetlerindeki kanamalı enfeksiyon) oldukça yaygın bir durum olup
hamile kadınlarda %30 ile %100 oranında görülmektedir. Eritem, ödem, hiperplazi
ve artan kanama ile karakterizedir. Mevcut durum hafif olabileceği gibi
şiddetli gingival hiperplaziye , ağrı ve kanamaya neden olup, ilerleyebilir.
Peridontal Hastalık İle Erken
Doğum-Düşük Doğum Ağırlıklı Doğum Arasındaki İlişki.
Erken doğum
ve düşük doğum ağırlığı ile peridontal hastalık arasındaki ilişki enfeksiyona
bağlı bir ilişkidir. Sürmekte olan çalışmalar peridontal hastalık ile erken
doğum ağırlığı arasındaki ilişkiyi desteklemektedir.
Anneye ait
immün sistemin hamilelik sırasında baskılandığı düşünülmektedir. İmmün
cevaptaki bu azalma hamilelerde dişeti enflamasyonunun daha kolay ortaya
çıkmasının da bir diğer nedenidir. Dişeti cebi
derinliğindeki artış, dişetlerinde kanama ve hiperemi doğumdan sonraki bir aya
kadar devam etmektedir. Şiddetli
ösefajial reflu mevcutsa veya tekrarlayan kusmalar söz konusu ise artan aside
bağlı olarak dişlerde erozyon izlenebilir. Ağız kuruluğu hamilelerde sıklıkla
görülen bir durumdur ve diş çürüklerinin artmasına sebep olur. Gebelikte sıvı
tüketiminin artırılması gereklidir.
HAMİLELİKTE KARŞILAŞILAN DİŞ ETİ
HASTALIK VE TEDAVİLERİ
Hamilelik
her bayanın hayatında yaşamak istediği çok güzel ve anneliğe doğru olan bir
sürecin başlangıcıdır. Ancak her güzel şeyde olduğu gibi hamilelik sürecinde de
keyfinizi kaçıracak ufak problemler karşınıza çıkabilir. Hamilelik sürecindeki
anne adaylarının keyiflerini kaçırabilecek diş ve diş eti problemleri ile buna
karşılık anne adaylarının alabilecekleri ufak önlemler ve gerektiğinde diş
hekimini ziyaretlerinde yapılabilecek tedavileri sırlayabiliriz.
Hamilelerde
tüm bireylerde görülen diş ve diş eti hastalıklarına ek olarak hamilelik
gingivitisi dediğimiz diş etlerinde kanama, şişlik kızarıklık ile belirti veren
ve genellikle hamileliğin 2. Ayında başlayıp 8 veya 9 uncu ayında son bulan bir
diş eti rahatsızlığıyla karşılaşma olasılığı %30 civarındadır. Hamilelik
gingivisitinde belirtiler kanama, şişlik ve zaman zaman ağrı olarak kendini
göstermektedir. Bu hastalığın nedeni hamile bayanlardaki östrojen ve
progesteron hormonlarındaki artış yüzündendir. Genellikle alt ve üst ön bölge
dişlerinde görülür zaman zaman tümör benzeri bir görünüm sergileyebilir. Ancak hamileliğin 8. aylarına doğru 2. Ay
öncesindeki görünümüne geri döner.
Hamilelik gingivitisi nasıl tedavi edilir?
Hamilelik gingivitisinin tedavisi genellikle
hamileliğin 2. trimesterinde yapılacak olan diş taşı temizliği, kök yüzeyi
düzleştirmesi, polisaj ve sonrasında hamile bayanın oral plak oluşumunu
engellemek için yapması gerekenlerin anlatılması ve motive edilmesi ile son
bulur. Hamilelerde bunun dışında görülen problemler
diğer normal bireylerde görülen problemlerle hemen hemen aynı olmasına rağmen
tedavi yaklaşımları normal insanlara göre biraz farklıdır.
Dişhekimi olarak bizler hamilelerde diş
tedavisini azami dikkatle yürütmek anne ve fetusu stres ve bakteriemi
(enfeksiyon) riskine sokmamak için acil tedaviyi gerektiren durumlar dışında
müdahalede bulunmayarak ancak çürük kontrolü gibi ertelenemez tedavileri de en
uygun şartlar ve zamanı(2. Trimester) gözeterek yapabiliriz. 1. Trimesterde
fetus dış etkilere çok duyarlı olduğu ve düşük riski olabileceği göz önünde
bulundurularak sadece çok acil tedaviler sadece yapılmalı.3. trinmesterde ise
fetusun büyüklüğü arttığı ve kardiak değişikliklerin önemi arttığı için yine
kullandığımız bazı lokal anestezikler erken doğum riski taşıdığı için bu
dönemde de pek fazla müdahale yapılmaz. Ancak 2. Trimester(3 ile 6 ay arası)
ertelenemez diş tedavileri için en uygun dönemdir. Bu dönemde lokal anestezi
altında endodontik(kanal tedavisi),konservatif(dolgu vs..) ve basit diş çekimi
gibi işlemler yapılabilir.
Hamilelikte diş tedavisinde hangi ilaçlar
kullanılabilir?
Hamilelikte diş ve diş eti hastalıklarıyla
ilgili kadın doğum uzmanının da görüşü alınarak eğer hastadada alarji problemi
yoksa, penisilinler her üç trimesterdede kullanılabilir. Bunun dışında
sefalosporin grubu ilaçların kullanımında da bir sakınca yoktur. Ancak iki grup
dışındaki antibiyotiklerin kullanımı hamilelerde çeşitli riskler taşır. O yüzden
biz hamile hastalarımızın öncelikle kendilerini takip eden kadın doğum
uzmanıyla irtibata geçerek ilaç kullanmaya başlamalarını tavsiye etmekteyiz.
Ağrı kesici olarak da yine en güvenli ağrı kesici grubu parasetamol grubu ağrı
kesicilerdir, diğer ağrı kesiciler gerek anne ve gerekse bebek açısından
çeşitli riskler taşır.. o yüzden hamile bir bayan bir aspirini dahi kullanmadan
önce kendisini takip eden kadın doğum uzmanına danışmalıdır.
Dr. Sibel Öznur Örsal
www.icerikfabrikasi.com
7 Haziran 2015 Pazar
Bebeklere ve Çocuklara Omega 3 Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Bazı araştırmalar omega-3 takviyelerinin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu belirtilerini hafiflettiğini düşündürmektedir. Omega-3 yağ asitleri beyin gelişimi ve işlevi için önemlidir. Omega-3’ler geleneksel tedaviye bazı ek faydalar sağlayabilir ama bu konudaki bir tedavinin tam anlamıyla yerini tutamaz, besin takviyesi olarak bünyeye destek verir.
Çocuklara Kapsül, Bebeklere Şurup...
Balık yemeyi sevmiyorsanız Omega-3 takviyeleri alabilirsiniz. Bazı takviyelerde balık tadı ve balık kokusu fark edebilirsiniz. Nordic Naturals çocuk serisi çilek ve limon aromaları ile lezzetlendirilmiş , tamamen "kokusuz" 3 ürün sunuyor: İkisi yumuşak jel formunda olan çocuk omega 3 lerinin bebekler için olanı likit/sıvı formundadır.
Doktorunuza ve eczacınıza danışarak; aşağıda önerilen dozları çocuğunuza / bebeğinize kullanabilirsiniz.Yüksek dozda alımı bazı ilaçların etkisini bozabilir.
***
Çocuklara Kapsül, Bebeklere Şurup...
Balık yemeyi sevmiyorsanız Omega-3 takviyeleri alabilirsiniz. Bazı takviyelerde balık tadı ve balık kokusu fark edebilirsiniz. Nordic Naturals çocuk serisi çilek ve limon aromaları ile lezzetlendirilmiş , tamamen "kokusuz" 3 ürün sunuyor: İkisi yumuşak jel formunda olan çocuk omega 3 lerinin bebekler için olanı likit/sıvı formundadır.
Omega 3-6-9 Junior Günde 2 adet / 90 yumuşak jel
Children's Omega 3 DHA Günde 1 çay kaşığ / 119 ml
Daily OMEGA KIDS Günde 1 adet / 30 yumuşak jel
Children's Omega 3 DHA Günde 1 çay kaşığ / 119 ml
Daily OMEGA KIDS Günde 1 adet / 30 yumuşak jel
***
İhtiyacınız olan EPA, DHA miktarlarını görmek için muhaakkak alacağınız ürünün etiketini okuyunuz.
6 Haziran 2015 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)